30 Eylül 2012 Pazar

Borga'nın dönüşü

Ve işte sonuda başardım.

Hep dönüyorum ama kardeşim bu kolu bir türlü kurtaramadığımdan hooop gerisin geriye yuvarlanıyordum.

Olayı çözdüm artık kolda kurtulduğuna göre fıldır fıldır günler başlasın.

 

28 Eylül 2012 Cuma

İstanbul bizi özlemiş

İki aylık Bodrum macerasından sonra eve dönüş yaptık.

Sorunsuz geçen bir araba yolculuğu sonrası hemen eşyalar atılır aka odaya yerleştirmek üzere. Çocuk öncelikli olduğundan önemli birkaç malzemesi ve banyo yapılacağından eşyaları hazırlanır. Garibim zaten yolculuk sersemliği birde yeni ortam filan derken şaşkın şaşkın etrafına bakınıp dururken Eşref'in geldiğini bile farketmedi ( saat 6-7:30 arası bizim Eşref saatimi her akşam aynı terane)
Evde birinci günde biraz etrafımızı tanıyalım, bardaklar hangi dolaptaydı, çocuğun kıyafetlere bak (çekmeceler sadece kafasının gireceği kadar küçük badilerle dolu) ayır, hadi bide çamaşır yıka, hadi bide kendi bavulunu boşalt, hadi makine bitti çamaşırları as, çocuk ilgi bekler vs. Ne o ben Bodrum'a gittim.

Ne güzel 2 ay tatil yapmışsın diyenlere cevap halen bembeyazım, eminim bu sene senden az yüzmüş, uyumuş ve kendime zaman ayırmışımdır.

Neyse ilk günü atlattıktan sonra bugün biraz daha normale döndük. Sabahtan işleri toparlayıp Bobo ile yürüyüşe çıktık. Bi bakalım biz yokken caddede neler değişmiş. Starbucksdaki köşemiz halen bize tahsis edilmiş durumda mı, bi türlü alamadığımız Alegria biletlerimi halen yerinde duruyor mu? Bütün işlerimizi hallettik ve evimize geldik. Zaten saatlerce atabasında yatıp yuvarlanan Borga geldiğimizde dayanadı bir ağlama krizi ardından derin bir uykuya daldı.

 
 
 

16 Eylül 2012 Pazar

Su kuşu Borga

Bodrum'a gittik gideli 3 aylık olalımda şu kocaman tuzlu su birikintisine bizde girelim diye bekledik durduk.

Ve işte o gün geldi. Babamında bize süpriz yapıp gecenin 2'sinde Bodrum'a gelmesinden sonra Pazar günü gittik Şükran Teyzeannenin mekanı olan Aktur D-Plajına. Şansımıza hava süper, deniz süper ve kim tutar bizi...

Attık babamın kucağında kendimi sulara... (Bıraksalar ben kendimde yüzerdim ama annem izin vermedi)

 

 


11 Eylül 2012 Salı

3. Ay kontrolü ve aşı macerası

3. Ayımızda yapılması gereken verem ve pnömokok için daha önceden doktorumuz ile anlaştık ve 28 Ağustos - 5 Eylül tarihleri arasında Bodrum'da yapılmasına karar verdik.
Hastane olarak sigortamızdan dolayı Acıbadem'i tercih ettik. Hastane ile görüştüğümüzde verem aşısının 2 haftada bir yapıldığını söylediler ve 30 Ağustos günü için bizde kaydımızı yaptırıp doktor randevumuzu aldık.
Ne yazık ki daha sonradan aşının 6 Ekim'e kaydırıldığı söylendi. Doktorunuz 1 günün sorun yaratmayacağını söyledi bizde OK verdik.
Ama gel gör ki Acıbadem'den yine aradılar ve bu seferde verem aşısının 10 Ekim'e kaydırıldığını söylediler. Zaten orada annemde kayış koptu telefonda baya söylendi ce kapattı.
Hemen Bodrum'daki tanıdık doktorlarlabiletişime geçildi ve 6 Ekim için Bodrum International hastanesinden randevu alındı. Hastanede çocuk kısmı yan binada dendi, gittiğimizde doktorun ve diğer kısımların üst katta olduğu söylendi baktık asansör yok. Puseti sırtlandık çıkardık merdivenlerden.
Doktor Ayşe hanım bizi muayne etti herşey son derece yolundaymış.

Kilomuz: 6.850gr
Boyunuz: 61,5 cm

Aşılar için anneannem, annem ve annemin kuzeni Lara ben tutmam aşı yapılırken diyip herkes kaçtı. Hemen bir hemşire daha çağrıldı tutma görevi için bu arada ben hiçbirşeyden habersiz etrafa gülücükler saçıyordum.

Pnömokok aşısını az kalsın ters bacaktan oluyordum ki neyse ki Lara farketti hemen düzelttik.

Ama verem aşısı nasıl birşeydir, nasıl berbat, nasıl acıdı anlatamam zaten herkes neredeyse bayılıcaktı. Onuda hemşireler ters kola yaptılar zaten. Herkesin izi solda olur benimki sağda olacak. Şimdiden herkes ve herşeyden farklılaşmaya başladım.

Annem sağolsun beni düşünmüş biberonumu hazırlamış. Gözlerimi kötü kötü hemşirelere dikip sütümü içtim ve oracıkta uyudum.

1. Akşam ateşim yoktu annem evham yapıp gece bile saat başı ateşimi ölçtu. 2. gün akşam üzeri ateşim biraz çıkmaya başladı. Önlem olsun diye yarım kaşık Calpol içirdiler rahatladım.

Bu arada bu Calpol denen ilaç gayet tatlı ve lezzetli birşey dediler ama bana hiç öyle gelmedi. İçene kadar şekilden şekle girdim arkadaş. İnanmıyorsanı videoyu seyredin.

http://www.youtube.com/watch?v=qFaodYoeSFE&feature=youtube_gdata_player

Hadi ben kaçar öğlen uykusu vaktim geldi.

Günün fotosu

Uzun zamandır blogu biraz ihmal ettik. Bodrum bizi biraz tembelleştirdi sanırız.

En kısa zamanda Bodrum'daki hayat, gezmelerimiz, misafirlerimiz, aşı maceramızı yazıyor olacağız.

Şimdilik dedemin sabah çektiği fotoğrafımla idare edin.