13 Mart 2013 Çarşamba

9 Ayı geride bıraktık

Ben doğdum doğalı, annem-babam ve sizlerin karşısına çıkalı tam 9 ay olmuş. Vay beee ;)

9 aylık bir çocuk olarak (evet bana bundan sonra bebek değil çocuk diyin!) etrafta sürünerek dolanıyorum, Sasha'ya rahat vermiyorum sürekli peşindeyim henüz tam olarak yakalamayı başaramadım ama vazgeçmeye niyetim yok.


En sevdiğim aktivitelerden birisi de evin içinde oradan oraya deliler gibi yürüteçle koşturmak. Hele bide elimde kocaman çekecek varsa değmeyin keyfime. Bu ard annem koştururken koşmak yerine daha çok zıplayan bir tavşana benzediğimi söylüyor.

 
Evde yapılan aktiviteler haricinde bu haftasonu annemle havanın güzel olmasını fırsat bilerek bol bol gezdik. Handosh ile beraber Hello Kitty mağazasına gittik. Resmen annemler beni bahane ederek mağazada dolaşıp durdular. Dedim burası beni bozar bu ne böyle herşey pembe pembe dedim ama sesimi duyan yok. Aldıkça aldılar bişilerden.

 
Bu arada 2 ay sonra Ataşehir Palladium'un orada Hello Kitty'nin Dünyanın en büyük kompleksi açılcakmış ve orada erkek içinde ürünler olacakmış. Yaşasın işte buna sevimdimmm. Annem hemen gerekli diyalogları kurdu ve oranın müdürü olacak abla ile de tanıştı işini garantiye aldı.

Haftasonu birde arkadaşım Alyalara gittik. Alya bütün akşam benimle oyunlar oynadı ve etrafımda koşturup durup başımı döndürdü.

 
İşte böyle uzun ara verince yazılarda uzun oluyormuş. Hadi görüşmek üzere byeeeee



6 Mart 2013 Çarşamba

Bodrum kaçamağı

Haftasonu babamın hadi Bodrum'a gidelim. Dedeme, anneanneme süpriz yapalım demesi ile toplarlandık ve düştük yollara.

Annem benim eşyalarımı bir bavula toplandı, annemle babamde kendilerine bir sırf çantası hazırladılar. Sanırım bavullarda benden yer kalmadı. Havaalanında neşeli tavırlarımla herkesi kendime hayran bıraktım, sonrasında uçakta biraz haraketli davrandım ama babam beni sakinleştirmenin yolunu buldu. Sweatshirtünün iplerini yakaladım bi daha da bırakmadım bütün yol boyunca ipleri yedim, oynadım durdum.





















Dedemlerin evine vardığımızda sessizce bahçeye girdik ve camın önüne gidip cama vurduk. Bi anda zıpladılar, hayal mi görüyoruz dediler, çok şaşırıp beni gördüklerine çok sevindiler. Tabi bende uyku filan kalmadı ondan sonra saat 11'e kadar oyun oynadım durdum.

Sonraki günler bol bol güzel havanın tadını çıkardık, gezdik dolaştık, dedemin arkadaşları habire evi ziyarete geldi, gitti. Baya yoğun bir trafik vardı evde. Bir gördüğüm insanı bir daha görmüyor, yeni yeni insanlarla tanışıyordum... Tabi gelenler bana hediye de getiriyorlardı...

 
 
 
Derken artık dönme zamanı geldi ve tekrar sabah erkenden uçakla evimize geldik. Özlemişim evimi, yatağımı, oyuncaklarımı...

26 Şubat 2013 Salı

Anne demek

 
* Yenilen her lokmadan sonra alkış kıyamet koparan, şenlik havasına bürünendir.
* Çıkan her pirinç tanesi diş için tüm hısım akrabaya telefon açandır.
* Tüm hafta hayalini kurduğu pazar kahvaltısına oturup tek lokma yiyemeden kalkandır.
* Sabaha kadar kırk sefer uyanarak, sabah kalkıp zombi gibi işe gitmektir.
* İşten eve geç gelmemin vicdan azabı ile bebeklerinin yanına kıvrılıp saatlerce koklayandır.
* Eskiden her gün uğradığı kuaförün yolunu unutandır.
* Çaydanlığın kapağı ile pet şişeyi kapatmaya çalışandır.
* Parça pinçik olmuş pazar gazetesini birleştirip okumaya çalışandır.
* Gecenin bir yarısı süt ısıtıp, gözü kapalı geri dönendir.
* Saatlerce leblebi parmaklı ayakları öpmekten sonsuz keyif alandır.
* Temcid pilavı tadındaki baby tvyi seyretmektir.
* Bebek şef şarkısı söyleyerek, fırsat bu fırsat diyerek bir şeyler yedirmeye çalışmaktır.
* Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak, mısırları tane tane ayıklamaktır.
* İşten yeni gelmiş ve içeri ilk adımını atmışken, "anne atta" sözleriyle çark edip, en yakın parkın yolunu tutmaktır.
* Anne demek bebek havuzunda yüzmektir.
* Başka bir anneyi nerede görürse görsün "seni çok iyi anlıyorum tatlım" bakışı atandır.
* Aşı takvimini ezbere bilendir.
* Kazara kendi için alışverişe gidip nasıl olduysa bebek kıyafetleri dolu poşetlerle geri dönendir.
* Ne kadar sert olursa olsun hayır demeyi beceremeyendir.
* İşe yetişmek için düğmelerini bahçede ilikleyendir.
* Uyduruk ninniler besteleyendir.
* Çantasında sürekli oyuncak, ıslak mendil ve kraker taşıyandır.
* Son teknoloji telefonu denize atıldığında, diken diken olmuş her bir saçına rağmen, annecim telefonlar yüzemez diyebilendir.
* Anne demek eskisinden bin kat daha güçlü olmak demektir.
* Anne demek hayatının sonuna kadar ve sonundan da ötesinde birileri için endişelenmektir.
* Anne demek 9 ay karnında taşımak değil, ömrünün sonuna kadar yüreğinde taşımaktır.



24 Şubat 2013 Pazar

Bizden haberler


Ne kadar zamandır yazmamışım kusura bakmayın hayat bu aralar çok hızlı geçiyor.

Geçen hafta annem ve babam beni burada bırakıp baş başa Prag ve Viyana'ya küçük bir kaçamak yapmaya gittiler. Hava çok soğukmuş o kadar soğuk olmasa beni de yanlarına alırlarmış ama hep soğuk ve karlıymış. Söz verdiler bir daha ki sefere giderken beni de götüreceklermiş.

 

























Onlar gezerken bizde burada Naira, babaannem ve Şükran teyze annem ile kaldık. Bol bol eğlendik, beni öptüler, mıncıkladılar. Zaten daha annemlerin gittiğini anlamadan geri geldiler bile.



Bu hafta ayrıca Handosh teyzemin hem doğumgünü hemde nişanı vardı. Önce bir akşam bizde yemekte doğumgünü kutlamasını yaptık.



Dünde annemler Handosh teyzem ve Hakan (amca mı abi mi karar veremedim) nişanına gittiler. Handosh teyzem annemin anlattığına göre çok güzelmiş. Ben göremedim ama annem fotoğraflarını gösterdi. Nişanda herkes aaa siz Borga'nın annesi misiniz, aa Borga yokmu, aaa Borga çok şeker diyip durmuş bu nasıl iş ben gitmeme rağmen benim ünüm benden önce gitmiş oralara annemde artık Nilay değil Borga'nın annesi olarak tanınıyorum diye biraz bozulmuş sanırım.


Bugün ise havanın güzel olmasını fırsat bilip annemler ve babaannemler ile beraber Şile taraflarında Saklıgöl diye bir yere kahvaltıya gittik. Ormanda biraz yürüyüş yapıp evimizin inşaatının son halini kontrol ettikten sonra eve geri döndük.



Ama gün daha bitmedi hemen tekrar hazırlanıp bu seferde arkadaşım Irmağın doğumgününe gittik. Bende Irmak, Emre ve Alp abileri seyredip eğlendim, balonlarla oynadım.

 

Bu arada bu hafta üstten 3 dişim daha çıkacak diye gündüz ve akşamları biraz keyifsizdim ama sonunda cumartesi günü dişlerimi patlatmayı başardım ve rahatladım. Bu akşam o kadar oksijen ve hareketten sonra banyomu yaptım ve mışıl mışıl uyuyorum.

Yeni hafta başlıyor hadi hepinizi kocaman öpüyorum.






4 Şubat 2013 Pazartesi

İlk kan testi

Doktor Nüviz teyze nereden çıkardı bilmem bu ay kan alınması lazım ve bazı testler alınması gerekiyor dedi.
Annem 15-20 gün boyunca kaçırdı ama sonunda gün kalmayınca mecbur gittik hastaneye. Ama kan aldırmak için sabah aç gitmem gerekiyormuş. Bir gün daha kazandık böylece ve cumartesi sabahı erkenden kahvaltıdan önce gittik hastaneye.

Acıbadem Kozyatağında annemin en sevdiği hemşire Songül abla ile bende tanışacaktım. Annemin damarları çok ince ve derindeymiş o yüzden herkes kan alamıyormuş umarım bende ona benzemem.

Oturdum babamın kucağına başladım etrafa gülücükler atmaya. Birbirinden güzel hemşire ablaları bulmuşum bir ona bir diğerine bakarken hoooppp hiç anlamadan aldılar kanı bitti bu iş böylece.