ilk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ilk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Temmuz 2013 Pazartesi

Borga'nın ilk kampı

Arkadaşım herkesin annesi babası normal olur benimkiler şansıma gezenti çıktı.

Bir haftasonu oturalım, dinlenelim, Cadde'ye sahile inelim yeter... yok yetmezzzz....

Baba kişisi Cumartesi öğleden sonra acaba oğlanı da alıp Saros'a mı gitsek diye bir fikir attı ortaya... Kendi aralarında gider miyiz, nasıl olur, olur gidilir dediler. (Bu arada bana soran yok!)

Bu konuşmadan sonra bagaj çadırlar ve uyku tulumları ile dolu olarak 24. dakikada kendimi araba koltuğunda buldum. Hangi ara karar verdiler, hangi ara planladılar ve toplandılar anlamadım.

Neyse düştük yollara. Bu sefer yolumuz Bodrum kadar uzun değil dediler inandık.


Önce otelde mi kalsak dedik, sonra yok beni test edeceklermiş akılları sıra çadırda kalalım kamp yapalım dediler.

Danişment Orman Kampında karar verildi. Arandı. Bulundu...

Annem halinden çok memnun bütün çocukluğu kamplarda geçtiğinden onun için burası cennet. Bıraksan 1 ay kalır durumlarında.

Çadırımızı kurduk, bende hemen test etti nasıl rahat mı diye.

 
Güneşi kaçırmadan kendimizi denize attık. Annem ve ben sahilde kumlarla oynadık babam biraz yüzdü geldi.

Duşumuzu aldıktan sonra ben biraz kestirip akşam için enerji topladım. 21:00'de Güney abimlerle beraber yemeğe gittik. Saat 01:00 olmuştu ben hariç bütün çocuklar uyumuştu. Annem ve babamın gözlerinde bu gece bize uyku yok korkusunu gördüm. Ama merak etmeyin hiç bekledikleri gibi olmadı. Çadırda yayıla yayıla uyudum. Babamda rahat uyumuş ama annem beni toparlamaktan, üstümü örtmekten düzgün uyuyamamış.

Sabah 8'de uyanıp hemen kendimizi yine denize attık. Bu sefer uzun uzun yüzdük, hopladık, zıpladık bende çok güzel alıştım zaten suya.

 
Çok kalabalığa kalmadan da İstanbul'a evimize geri döndük.

Babam karar verdi bir tane aile çadırı alacakmış bundan sonra beraber gidecekmişiz kamplara.


13 Temmuz 2013 Cumartesi

Günler geçiyor

Uzun zaman yazmayınca biraz neler neler yaptık özet geçelim

Annem kız olsaydım nasıl bir şey olacağımı merak etti sanırım

Az kaldı başardım sayılır... Biraz daha...
 

Ohhh yorulmuşum bugün yine... ZZZzzzzz....

İlk gerçek dondurmam Moda Ali Usta'dan (30 Haziran 2013 Pazar)

Akşamları annemle hem Sasha'yı yürüyüşe çıkartıyoruz hem de parka gidiyoruz

1 günlüğüne Dedem İstanbul'a geldi. Beraber parka gittik

Dedem bana kedileri sevdirdi. Kedi miyavlayınca ben onu ağlıyor zannettim başladım bende ağlamaya...

Yine yaramazlık yaparken yakalanmışım


Ben artık yürüyorum

Uzun zamandır 2-3 adım atıyordum ama yürüme işine bir türlü tam olarak cesaret edememiştim.
 
9 Temmuz 2013 Salı itibari ile bu iş artık bitmiştir.
 

Hadi Borga koşmaya....

4 Şubat 2013 Pazartesi

İlk kan testi

Doktor Nüviz teyze nereden çıkardı bilmem bu ay kan alınması lazım ve bazı testler alınması gerekiyor dedi.
Annem 15-20 gün boyunca kaçırdı ama sonunda gün kalmayınca mecbur gittik hastaneye. Ama kan aldırmak için sabah aç gitmem gerekiyormuş. Bir gün daha kazandık böylece ve cumartesi sabahı erkenden kahvaltıdan önce gittik hastaneye.

Acıbadem Kozyatağında annemin en sevdiği hemşire Songül abla ile bende tanışacaktım. Annemin damarları çok ince ve derindeymiş o yüzden herkes kan alamıyormuş umarım bende ona benzemem.

Oturdum babamın kucağına başladım etrafa gülücükler atmaya. Birbirinden güzel hemşire ablaları bulmuşum bir ona bir diğerine bakarken hoooppp hiç anlamadan aldılar kanı bitti bu iş böylece.



23 Ocak 2013 Çarşamba

Ellerimi çırparım, dönerim, hoplarım

Annem bu aralar nedense çok tembelleşti diyorum ben her gün yeni şeyler yapıyorum kimseye onlardan bahsetmiyorsun.

Hayranlarım yeni maceralarımı bekliyor, Borga neler yapıyor diyor ama hiççç kime söylüyorsun.

Ben bu aralar bol bol yuvarlanıp kendimi koltuğun altına vs sıkıştırıyorum.

Ellerimi çırpıyorum.


Müzik sesi duyunca veya mırıldanınca hemen başlıyorum hoplamaya... Hopluyorum ama ne yaptığımı ve neden yaptığımı ben bile anlamıyorum...

Hop hoooppp.... duramıyorum.

Bide artık iki topu elime alıp birbirine vurabiliyorum... Annem bu hareketi yapabiliyorum diye çok sevindi... Zeka pırıltısı arıyor bende sanırım... Ne var ki topları tutuyorsun, tık tık vuruyorsun. işte böyle...

18 Ocak 2013 Cuma

İlk kabus

Bu ay hep ilklerden gitmişiz. O zaman not olarak ilk kabus gördüğüm geceyi de ekleyelim.

Gece yattıktan 1 saat kadar sonra bağırmaya ve çırpınmaya başladım. Uyanamadım, gözlerimi açamadım ama annem ve babamın başucumda olduğunu hissederek uykuya daldım tekrar.

Babam bu olaydan çok etkilendi sanırım. Sürekli anneme uyandırsak mı, uyandırsak mı diye soruyup duruyordu.

Annem ise acaba ne gördü de bağırdı diyip durdu...

Ne göreceğim anne Allah aşkına... Ya mama biberonumu elimden aldınız, ya havaya atıp tuttunuz, yada tepemde bağıra çağıra üzerime atlayan ve beni sevmeye çalışan insanlar gördüm...

12 Ocak 2013 Cumartesi

İlk yaramazlık

Evet artık benden rahat yok...

Oraya buraya el atıp ne yakalarsam çekeliyorum, oyuncaklarımı atıp arkalarından bakıyorum, sürünerek olur olmaz yerlere sıkıştırıyorum kendimi...

Her şeyin ilkinden bugüne kadar bahsettik o zaman ilk yaramazlığımdan da bahsedelim.

Cumartesi günü babam yemekte acılı bir sos yapmıştı. Yemek sonrasında ben mama sandalyemde otururken babam yandaki koltuğa geçip şu resimli ve renkli duvara doğru bakıyordu... Ne olduysa babamın bir anlık boşluğunu yakalım ve asıldım masanın örtüsüne... Hoooppp üzerinde sos kabı ile birlikte yakaladım her şeyi... Soktum elleri kaba biraz masaya, biraz örtüye, biraz mama sandalyesine, biraz üzerime, birazda tadına bakacakken babama yakalandım... Bir bağrış koptu heyy , hoop, durr, Borgaa... Ve babam elimi yakaladı...





















Sonrasında alelacele annem geldi beni alıp temizledi. Babamın dediğine göre 2 saniye geç kalsa kıyamet koparmış. O sos o kadar acıymış ki izim için acı ve unutulmaz bir deneyim olabilirmiş.

8 Ocak 2013 Salı

İlk kar

Ve gelelim hayatımızdaki ilklerden birine daha...

Sonunda uzun zamandır beklenen kar denen şey ile tanıştık...

Zaten giyinmeyi sevmiyorum, bağrına çağrına kat kat giyindim, bide yetmezmiş gibi kollarımı bile kavuşturamadığım bir şeyin içine soktular... dediler bu kar tulumu... Olmaz olsun kar filan istemem ben bu tulumu dedim ama nafile henüz aynı dili konuşamıyoruz kendileri ile...


Sonrasında annemin kucağında attık kendimizi kapıdan dışarı....


Buda ne ... Beyaz ama soğuk bir şeyler uçuşuyor... Geliyor bir tanesi kirpiğime konuyor...

Gülüyorum...

Annem ve babamda gülüyor...

7 Ocak 2013 Pazartesi

Biri diş mi dedi

Annem tam yeni dişimin müjdesini paylaşırken bugün işten eve geldiğinde ne görsün.

Ben ikinci dişi de patlatmışım.

Bu dişler iki günde bir çıkacak mı yahu. Allahtan neşemiz yerinde eğlence tam gaz devam.

İki dişli canavar Bobo

İlk diş

Tam 7 aylık olduğum gün annem ve babama kutlama havası olsun diye ilk dişimi çıkarmaya karar verdim.

3 aydan daha uzun süredir neden olduğunu bilmeden elime ne geçerse ağzıma sokuyorum, hatta hızımı alamıyorum elimi ayağımı ağzıma sokuyorum, yine yetmiyor annemin-babamın kimin elini yakalarsam onlarıda ağzıma sokuyorum. Bu ne böyle!!!

Bide bunun yanı sıra sürekli ağzımdan sular akıyor, kıyaf
etler sırılsıklam, önlük diye garip birşeyler giydiriyorlar bütün karizma yerle bir oluyor.

Sonunda acılarım biraz son buldu ve ilk dişim patladı. Alt sol ön dişimin ucu göründü.

Annem uzun zamandır devam eden hastalığımı da bu sonuca bağladı. Bence kendini kandırıyor ama neyse çaktırmayalım.

İlk dişimi sorunsuz çıkardım ama bakalım diğerlerinde neler bekliyor bizi.


26 Aralık 2012 Çarşamba

İlk hastalık

Etrafım ne zamandır sürekli hapşıran, burnu akan insanlarla doluydu sonunda benide hasta etmeyi başardılar.

Önce burnum tıkandı, sonra hapşırdım, sonra öksürdüm ve son numaramda ateş!!!
Çok yüksek değil ama akşamları 37,7 gibi ateşim oluyor annem hemen beni yıkıyor, ateş düşürücümü verip yatırıyor.

Gündüzleri burnumun akmasına ve öksürmeye aldırmadan oyunumu oynuyor, yemeğimi yiyorum yani keyfim yerinde.

Böylece annemlere ilk hastalığı yaşatmış oldum. Herşeyin bir ilki vardır annecim hastada olucam, ateşimde çıkıcak çok normal.

Bu arada gece babam ara ara uyurken yanıma gelip benimle oturuyor, uyurken beni izliyor sonra annemede uykum kaçtı numarası yapıyor.



21 Aralık 2012 Cuma

Babaannemlerde ilk gece

Annem ve babam ilk defa cumartesi gecesi Mert amcamın doğumgünü için dışarı çıkacaklarından beni babaannem ve dedeme bıraktılar. Bende ilk defa yatıya onlarda kaldım.



Akşam biraz beraber oyunlar oynadıktan sonra yattım uyudum babaannem ve dedemi hiç üzmedim. Sabah annem ve babam geldi beni aldı. Ben bu yatılı ziyaret işini beğendim. Değişik evler güzel oluyormuş.

16 Ekim 2012 Salı

Borga ve Elma Püresi Vizyona girdi


Önce biraz tadına bakalım, sonra bu neymiş güzel mi çirkin mi karar veremem ve en sonunda da çığlığı basarım...

Bu neee bana sütümü getirin....

8 Ekim 2012 Pazartesi

İlk ek gıdamız Elma

Artık büyük bir bebek olma yolunda ilerliyorum. Bugün ilk defa süt ve mama haricinde birşey yedim.

Daha doğrusu yemeye çalıştım. İlk başta biraz vızıltı, sonra biraz merak ve surat ekşitme ve en sonunda çığlık çığlığa isyan.

Toplamda herhalde 2-3 kaşık yedim ama annem pes etmeyecek sanırım. Çalışmalara devam edecekmiş. Bu durumda önümüzde bol bol çığlık çığlığa günler var.


 

16 Eylül 2012 Pazar

Su kuşu Borga

Bodrum'a gittik gideli 3 aylık olalımda şu kocaman tuzlu su birikintisine bizde girelim diye bekledik durduk.

Ve işte o gün geldi. Babamında bize süpriz yapıp gecenin 2'sinde Bodrum'a gelmesinden sonra Pazar günü gittik Şükran Teyzeannenin mekanı olan Aktur D-Plajına. Şansımıza hava süper, deniz süper ve kim tutar bizi...

Attık babamın kucağında kendimi sulara... (Bıraksalar ben kendimde yüzerdim ama annem izin vermedi)

 

 


18 Haziran 2012 Pazartesi

Babalar günü ve haftasonunun ardından

Bugün tam 13 günlük olduk. Hayata adaptasyon sürecimiz hem bizim hemde Borga için devam ediyor.
Haftasonu doktor harici babalar günü olması bahanesi ile ilk gezmemizi yaptık ve babaannemizin Tuzla'daki yazlığına kahvaltıya gittik.



11 Haziran 2012 Pazartesi

İlk doktor ziyaretim

Annem ve babam sanırım biraz panik insanlar... Burnum biraz tıkandı diye hemen heyecan yaptılar. Ne varki bunda sizinde benimki kadar minicik burnunuz olsaydı ancak bu kadar nefes alabilirdiniz.

Neyse onların heyecanı sonucunda kendimi doktor Nüviz teyzemin önünde buldum...

Doktor teyze beni bir güzel ölçtü, tarttı, biçti, annemle babama benim bakımımla ilgili çok güzel bilgiler verdi. Bide anneme ev ödevi olarak beni bol bol beslemesini söyledi...

Çok yemem gerek çoookkk...

5 Haziran 2012 Salı

İlk misafirlerim

Daha doğmadan ne kadar çok sevenim bekleyenim varmış... Bilseydim onları bu kadar bekletmezdim...
Başta annem ve babam, sonra anneanne ve dede, babaanne ve büyükbabam, annemle babamın kuzenleri arkadaşları herkes benim için hazır bekliyordu...

İyiki gelmişsiniz... Sizleri görmek hayattaki ilk dakikalarımda çok iyi geldi...



Hayata merhaba

Sonunda beklenen gün geldi...

Sabah annem ve babam anlam veremedikleri bir sakinlik ile hazırlanarak hastaneye ulaştılar.
İşlemlerin tamamlanmasından sonra odamıza yerleştik. Hemşire ablalar hemen annemi hazırlamaya başladılar.
O arada fotoğraflarımı çekecek olan Ayça ablam geldi ve hazırlık aşamalarının fotoğraflarını çekti.
Normalde saat 12:00'de doğmam planlanıyordu ama doktor Cem amcanın trafiğe takılmasından dolayı gelişim biraz rötarlı oldu.

Annemin ameliyathanede hazırlanması ve babamında doktor kılığında odaya gelmesinden sonra hiçbirşey anlamadan bir anda hoooop kendimi aydınlık biyerde buldum... Bastım yaygarayı...

Tarih: 05/06/2012
Saat: 13:13
Kilo: 3.825gr
Boy: 50cm

Merhaba dünya... Ben geldim...