hastalık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hastalık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Eylül 2014 Çarşamba

El Ayak Ağız Hastalığı

Çocuklar arasında 3-6 yaş dönemi ve sonbaharda daha sık  rastlanan bir rahatsızlık olan El Ayak Ağız hastalığı virütik bir hastalıkmış.

Hastalığın ilk belirtileri 38-39 derece ateş sonrasında takip eden kızarıklıklar. Kızarıklıklar normalde ağız içerisi, el içleri ve ayak altlarında görünüyor ama hastalığın bazı çocuklarda bacak ve kollarına da sıçrama yaptığı görülüyor. Ateşin bitmesinden sonra kızarıklıklar 3 gün boyunca yavaşça artarak çıkıyor, su çiçeğine benzer bir yapıya gelen kızarıklıklar 3. günden sonra kendiliğinden kuruyarak kaybolmaya başlıyor.





Ağız içersindeki kızarıklıklar çocuklarda özellikle yemek yeme ve yutma zorluğu yarattığından su bile içemez duruma gelinebiliyor.

Hastalık nadiren çocuklardan büyüklere geçiyor. Ama ben bu nadir insanlardan biri olduğumdan hastalığı kendime bulaştırmayı başardım. Bulaşma yolu temasdan daha çok ağız salgısı,  yaralardan çıkan sıvı ile temas veya dışkı ile temas ile gerçekleşiyor. Bu dönemde ellerin bol bol yıkanması gerekiyor.


Hastalık virütik olduğundan tedavi amacı ile kullanılabilecek malesef bir ilaç bulunmuyor. Ateş düşürücüler (Calpol, minoset, Ibufen) ile 38 üzerine çıkan ateş düşürülerek rahatlatılıyor. Döküntülerin acısı, kaşıntısı için uygulanabilecek her hangi bir krem bulunmuyor.

Biz Borga'nın kaşıntıları için su çiçeği sırasında kaşıntıyı azaltmak için kullanılan Aloe Vera'lı köpüğü kullandık. Borga'da işe yaramış gibiydi ama yetişkinlerde işe yaramadığını söyleyebilirim. (PoxClin)



Hastalığı su çiçeğindan ayırmanız için küçük bir not. Su çiçeği karında başlıyor, El Ayak Ağız ise genellikle ağız içerinde boğaz bölümünde başlıyor.

Yetişkinlerde hastalık çocuklarda olduğundan daha yavaş ve daha acılı ağrılı bir süreç olarak devem ediyor. Ben döküntülerin 3. günü olmasına rağmen elimle birşey tutmakta ve yürümekte zorlanıyorum.

Borga'nın hastalık süreci tamamlandı bende sanırım acılı sürecin sonuna gelmek üzereyim. Umarım evde başka bir kişiye daha bulaşmadan süreci tamamlıyor olacağız.


5 Ocak 2014 Pazar

Influenza A yani Domuz Gribi

Bu aralar etrafınızda pek çok kişiden Domuz Gribi veya diğer adı ile Influenza A hakkında bir şeyler duyuyorsunuzdur. Esasında Influenza A bizim bildiğimiz Grip hastalığından çokta farklı değil. Hatta artık gripten çok daha hafif olarak geçirile bir hastalık.

Tabi ki risk grubunda olan 2 yaş atı çocuklar veya kronik rahatsızlığı (kalp, şeker, tansiyon vb.) olan yetişkinler için durum biraz daha ciddi.

Borga'da yılbaşı ertesi öğle 15:30 gibi ateşlendi, önce normal soğuk algınlığıdır mikrop kapmıştır filan dedik çok üzerinde durmadık ve ateş düşücü verdik. Gecesi çok daha kötü geçti. Ateş 9 altına kesinlikle düşmüyor, ateş düşürücü şuruplar, fitil, alınan duşlar ve kıyafetlerin çıkartılması ile sadece 38.6'ya kadar inebildi ateş. Bu şekilde geceyi sabah ettik tabi sersem gibiydik. Artık bir ara Borga'yı alıp yanıma yatırdım çıplak bir şekilde (tabii ki bez vardı) ve Borga ilk defa bizimle beraber uyumuş oldu böylece.

Sabah doktorumuz ile görüşerek randevumuzu aldık ve kontrole gittik. Büyük ihtimal ile Influenza olduğunu, merak etmemiz gerektiğini 3 hafta önce atlattığı gribe göre daha kolay atlatacağını söyledi. Tek endişesi eğer Influenza ise ilaç bulmak sorun olmuyormuş. Bir şekilde buluruz artık dedim ve çıktık. Influenza için Kozyatağı Acıbadem Hastanesinde hızlı test yaptırdık. Burundan kulak çubuğu benzeri bir şey ile sıvı alınıyor ve sonucu 1 saat içerisinde çıkıyor.





Sonuç POZİTİF yani Influenza A. Hedefimiz ilaçları bulmak. Tamiflu, Oseflu veya Enfluvir tedavi için kullanılan ilaçlar.






Sonrasında ilaç bulma maceramız başladı. Saat artık geç olduğundan nöbetçi eczane listesini önümüze alıp Ataşehir, Kadıköy ve Üsküdar bölgesindeki bütün eczaneler tek tek arandı ama ilaçlar bulunamadı. Hiç kimsenin elinde kalmamıştı. Eczacıların ve doktorumuzun dediğine göre Devletimiz! salgın var diye depolardaki ilaçlara el koymuş. Öncesinde kendi eczanelerine alanların ellerinde varmış sadece onlarda zaten tükenmiş veya tükenmek üzere olduğundan çok zor bulunuyormuş.

Allahtan annemin kafası çalışıyor hemen Facebook üzerinden ilaç aradığını yazdı ve 5 dakika içerisinde aranan ilaç bulundu, geldi.





Bulunan ilaç reçetemizden farklı olarak Oseflu olduğundan doktorumuz ile görüşerek kullanımı hakkında bilgi aldık. 30 kg altındaki çocuklar için 5mg su içerisinde kapsülün içindeki toz eritilerek 3mg'ı veriliyormuş.

İlk kullanımda kusma yapabiliyormuş ve eğer kusarsa tekrar ilaç verilmeyecekmiş. İlacın bir diğer yan etkisi olarak vücut ısısının fazla düşebileceği bu durumda sıkıca giydirip vücut ısısını yükseltmek, doktoru aramak yapılacaklar arasındaydı. 

Biz iki durum ile de karşılaşmadık. Bugün ilacın 3. günü bitti 2 gün sonra tamamen tedavimiz bitiyor olacak. Dünden beri ateş düşürücü ihtiyacımız olmadı, biraz vızırdamak haricinde keyfimiz yerinde. Ne de olsa hastalık geçirdik biraz naz ve huysuzluk yapmak normal diye çok ses etmiyoruz bakalım sonrasında bozulan huyumuz nasıl tamir olacak.





Hepinize sağlıklı günler dileriz. Biz seneye hasta başladık ama umarım bundan sonrası sağlıklı geçer.

NOT: Ellerinizi dışarıdan geldiğinizde ve sık sık yıkamayı, hapşırırken ağzınızı kapatmayı unutmayın.




7 Aralık 2013 Cumartesi

Ailecek hastayız

Havalar soğur soğumaz grip salgını başladı ve ilk olarak babam grip mikrobuna yenik düştü. 

Tabi sonrasında aynı evin içinde mikroptan kaçamayan ben ve annemde nasibimizi aldık. Annem ateşi var ama ayakta geçiriyor ama benim için durum biraz daha zor oldu. 

İlk gün ateşim 38'den aşağı inmedi annemle beraber hemen doktora gittik ve sonrasında da hastaneye gidip doktorumuzun istediği testleri yaptırdık. 


Doktorun korktuğu gibi değil ama gripmişim. 3-4 gün kadar ateş devam eder sonra toparlarmışım. 
* 3 saatte bir Minoset ve Ibufen'i dönüşümlü olarak kullanıyorum. Minoset yerine önceden Calpol içiyordum ama içindeki çilek aroması bana alerji yaptığından değiştirdik. 


Bugün 5. Günümüz ateşim çok yükselmiyor ama burun akıntısı ve bugün itibari ile başlayan öksürük yüzünden biraz huysuzum.


4 Ocak 2013 Cuma

7. Ay doktor kontrolü

Bir türlü geçmeyen hastalığım dolayısı ile soluğu hem kontrol hemde ne yapacağız diye doktorda aldık.

Yine doktorda son derece neşeli tavırlarımi hareketlerim ve etrafa dağıttığım gülücükler ile herkesi kendiem hayran bıraktım ve öyle bir dikkatlerini dağıttım ki bana aşı yapmayı unuttular...

Tabiki unutmadılar!!! Sadece hasta olduğumdan dolayı bir süre ertelediler. Bu aşı olayından kurtuluş yok anladığım kadarı ile...

Neyse başa gelen çekilir...

Bu ay çok kilo almamışım, hareket ve yediğim sebzeler sanırım işe yarıyor...

Boy: 71.3 (kesinlikle düzgün ölçemediler çünkü hüç rahat durmadım, kıpır kıpırdım)
Kilo: 9.910gr
Baş Çevresi: 46.2cm

Doktor Nüviz teyzem ilaç tedavisine gerek olmadığını sadece Asist ve burnuma serum fizyolojik damlatarak devam edebileceğimizi ama eğer durum iyiye gitmezse alternatif plan olarak Alfoxil kullanmamızı söyledi.



Offf be burun yeter artık akma bi dur bütün hayatımı etkileye başladın... Kızıyorum artık.



26 Aralık 2012 Çarşamba

İlk hastalık

Etrafım ne zamandır sürekli hapşıran, burnu akan insanlarla doluydu sonunda benide hasta etmeyi başardılar.

Önce burnum tıkandı, sonra hapşırdım, sonra öksürdüm ve son numaramda ateş!!!
Çok yüksek değil ama akşamları 37,7 gibi ateşim oluyor annem hemen beni yıkıyor, ateş düşürücümü verip yatırıyor.

Gündüzleri burnumun akmasına ve öksürmeye aldırmadan oyunumu oynuyor, yemeğimi yiyorum yani keyfim yerinde.

Böylece annemlere ilk hastalığı yaşatmış oldum. Herşeyin bir ilki vardır annecim hastada olucam, ateşimde çıkıcak çok normal.

Bu arada gece babam ara ara uyurken yanıma gelip benimle oturuyor, uyurken beni izliyor sonra annemede uykum kaçtı numarası yapıyor.



22 Kasım 2012 Perşembe

Hastalık nedir?

Bu büyükler hastalık diye birşeylerden bahsediyorlar sürekli henüz ne olduğunu anlamadım zaten bir süre daha kendisi ile tanışmak istemiyorum. Ama ilk izlenimlerim bu hastalık denen şey önce babamı benden uzak tutup onu çokçok öksürten, sonra annemi benden almaya çalışan ve burnunu akıtan birşey. Yani ilk izlenimler pek iyi değil.

Bende kendi halimde artık yerlerde yuvarlanmaca, birşeyler anlatmaca, plastik halkaları ağzıma sokmaya çalışıp başaramayınca kızmaca, bol bol parklarda, sahilde ve Cadde'de dolaşmaca şeklinde günlerimi geçiriyorum. Havalarda iyice soğuduğundan artık dışarı çıkarken kalın kalın giyinmemiz gerekiyor, bu durumda pusetin anakucağı bana dar gelmeye başladı. Yakın zamanda bende büyüklerin kullandığı puset kısmına geçeceğim sanırım... Büyüyorum sanırım ne güzel... Bu gidişle yaza kadar ben yürür ve birkaç kelime söylerim...





12 Kasım 2012 Pazartesi

Haftasonu ardından

Haftasonu geldi mi bizim evde bir nüfus patlaması yaşanıyor. Cumartesi sabahı bi uyandım annem, babam, anneannem, dedem hepsi evde.
Anneannemler Prag'dan bir bavul dolusu kıyafetler ve oyuncaklar getirmişler.
Tam havada güzel gezelim diyecektik babam bi anda hasta oldu. Ateşi çıkmış bütün cumartesi öğleden sonra ve pazar günü yattı. Hasta diye benim yanımada yaklaştırmadılar babamı. Uzaktan bakışıp durduk.
Sanırım pazartesi babam yine benimle kalacak. Umarım biraz iyileşirde beraber oyun oynarız.