25 Mart 2013 Pazartesi

Güneşli haftasonunun ardından

Artık Nisan ayına sayılı günler kala havalar güzelleşmeye başladı sonunda. Dolayısı ile benim sokak günlerim başlıyor… Yaşasınnnn…

Cumartesi günü önce doktor Nüviz Teyzeme kontrole gittik. Herşey son derece yolundaymış. Bitek şu alerji işini çözmemiz gerekiyormuş. İlk yediğim herşeyde kızarıyorum, sonra kendi kendine geçiyor. Biraz zorlu bir çocuk olacakmışım bu bakımdan… Daha ne zorluklar çıkarıcam haberleri yok.

Kilo: 10.990 gr
Boy: 74,2 cm

Bu arada bugün doktorda ilk gerçek flörtümü yaşadım !!! Doktora gittiğimizde Nil bebek ile karşılaştık. Nil 1 yaşında olduğundna yürümeye başlamış, babam benide yere koydu. Nili görünce çok şaşırdım, adım bile atamadım, Nil yanıma gelim yanağımı sevdi ve ben kala kaldım. Alacağın olsun baba insan biraz önceden bu konuları anlatır, ne yapacağımı bilemedim.

Öğleden sonra annemin kuzeni Aykut abilere ve onların ikizleri Bora-Poyraz’ı ziyarete gittik. Daha önce hiç kendimden daha küçük birini görmediğimden çok şaşırdım. Bir ara Bora ağlayınca bende bastım yaygarayı. Bana neler oluyor anlamadım, ağlayan birini duyunca veya görünce kendimi tutamıyorum bende başlıyorum ağlamaya…


Günün geri kalanını annem ve diğer kuzeni Lara ile Cadde’de dolaşarak ve evde oyun oynayarak geçirdik.


Pazar günü hava güzel olunca kahvaltımızı yapıp attık kendimizi sahile çimenlerin üzerine. Sahilde kuzenim Can’da vardı. Can abi bana kitap okudu, köpeği Lucky ile tanıştırdı ve bol bol güneşlendik.


Öğleden sonra işe Şükran Teyzeanne’de meşhur yağ mantısı partisi vardı. Bende böylede bacak kadar boyum ile ilk yağ mantımı yemiş oldum. Çok beğendim Şükran teyzeanne yine yap yiyelim…

Sanırım bu kadar oksijen beni çarptı eve gitmeyi beklemedne arabada sızdım kaldım. Annemde bu halime üzülmüş uyanayım diye arabada beklemiş durmuş. Bende onu daha fazla bekletmemek için 50 dakika kadar uyuduktan sonra uyandım.

 
Belki biraz daha uyusam daha iyi olacaktı çünkü yatma saatime kadar iyice sapıttım ve herkesin evde canına okudum vızır vızır… Annemlerde beni erkenden yıkayıp yatırmakta buldular çareyi ama hiç karşı koymadım çünkü çok yorulmuştum.

Hadi bakalım şimdi siz işe gidin bende evde sakin günlerime geri döneyim ve önümüzdeki haftasonu için enerji depolayalım.

17 Mart 2013 Pazar

Haftasonu kaza tutanağı

1) Uykusu geldiğinden oturduğu yerde kafayı yere vurup dudağını patlatan Borga...

2) Koltuğa tutunup ayağa kalkıp kameraya poz vericem diye yine kafayı yere gömen Borga... (Babası bizim oğlan kafayı vura vura kas kafa olucak diyor)

3) Koskoca mama sandalyesini sallamaya çalışırken parmağını altına sıkıştıran Borga...

4) Çekeceği ağzına sokup kendi kendine panik olup ağzından çıkaramayıp damağını dişini kanatan Borga...

And Oscar goes toooo.... #4!!!


13 Mart 2013 Çarşamba

9 Ayı geride bıraktık

Ben doğdum doğalı, annem-babam ve sizlerin karşısına çıkalı tam 9 ay olmuş. Vay beee ;)

9 aylık bir çocuk olarak (evet bana bundan sonra bebek değil çocuk diyin!) etrafta sürünerek dolanıyorum, Sasha'ya rahat vermiyorum sürekli peşindeyim henüz tam olarak yakalamayı başaramadım ama vazgeçmeye niyetim yok.


En sevdiğim aktivitelerden birisi de evin içinde oradan oraya deliler gibi yürüteçle koşturmak. Hele bide elimde kocaman çekecek varsa değmeyin keyfime. Bu ard annem koştururken koşmak yerine daha çok zıplayan bir tavşana benzediğimi söylüyor.

 
Evde yapılan aktiviteler haricinde bu haftasonu annemle havanın güzel olmasını fırsat bilerek bol bol gezdik. Handosh ile beraber Hello Kitty mağazasına gittik. Resmen annemler beni bahane ederek mağazada dolaşıp durdular. Dedim burası beni bozar bu ne böyle herşey pembe pembe dedim ama sesimi duyan yok. Aldıkça aldılar bişilerden.

 
Bu arada 2 ay sonra Ataşehir Palladium'un orada Hello Kitty'nin Dünyanın en büyük kompleksi açılcakmış ve orada erkek içinde ürünler olacakmış. Yaşasın işte buna sevimdimmm. Annem hemen gerekli diyalogları kurdu ve oranın müdürü olacak abla ile de tanıştı işini garantiye aldı.

Haftasonu birde arkadaşım Alyalara gittik. Alya bütün akşam benimle oyunlar oynadı ve etrafımda koşturup durup başımı döndürdü.

 
İşte böyle uzun ara verince yazılarda uzun oluyormuş. Hadi görüşmek üzere byeeeee



6 Mart 2013 Çarşamba

Bodrum kaçamağı

Haftasonu babamın hadi Bodrum'a gidelim. Dedeme, anneanneme süpriz yapalım demesi ile toplarlandık ve düştük yollara.

Annem benim eşyalarımı bir bavula toplandı, annemle babamde kendilerine bir sırf çantası hazırladılar. Sanırım bavullarda benden yer kalmadı. Havaalanında neşeli tavırlarımla herkesi kendime hayran bıraktım, sonrasında uçakta biraz haraketli davrandım ama babam beni sakinleştirmenin yolunu buldu. Sweatshirtünün iplerini yakaladım bi daha da bırakmadım bütün yol boyunca ipleri yedim, oynadım durdum.





















Dedemlerin evine vardığımızda sessizce bahçeye girdik ve camın önüne gidip cama vurduk. Bi anda zıpladılar, hayal mi görüyoruz dediler, çok şaşırıp beni gördüklerine çok sevindiler. Tabi bende uyku filan kalmadı ondan sonra saat 11'e kadar oyun oynadım durdum.

Sonraki günler bol bol güzel havanın tadını çıkardık, gezdik dolaştık, dedemin arkadaşları habire evi ziyarete geldi, gitti. Baya yoğun bir trafik vardı evde. Bir gördüğüm insanı bir daha görmüyor, yeni yeni insanlarla tanışıyordum... Tabi gelenler bana hediye de getiriyorlardı...

 
 
 
Derken artık dönme zamanı geldi ve tekrar sabah erkenden uçakla evimize geldik. Özlemişim evimi, yatağımı, oyuncaklarımı...

26 Şubat 2013 Salı

Anne demek

 
* Yenilen her lokmadan sonra alkış kıyamet koparan, şenlik havasına bürünendir.
* Çıkan her pirinç tanesi diş için tüm hısım akrabaya telefon açandır.
* Tüm hafta hayalini kurduğu pazar kahvaltısına oturup tek lokma yiyemeden kalkandır.
* Sabaha kadar kırk sefer uyanarak, sabah kalkıp zombi gibi işe gitmektir.
* İşten eve geç gelmemin vicdan azabı ile bebeklerinin yanına kıvrılıp saatlerce koklayandır.
* Eskiden her gün uğradığı kuaförün yolunu unutandır.
* Çaydanlığın kapağı ile pet şişeyi kapatmaya çalışandır.
* Parça pinçik olmuş pazar gazetesini birleştirip okumaya çalışandır.
* Gecenin bir yarısı süt ısıtıp, gözü kapalı geri dönendir.
* Saatlerce leblebi parmaklı ayakları öpmekten sonsuz keyif alandır.
* Temcid pilavı tadındaki baby tvyi seyretmektir.
* Bebek şef şarkısı söyleyerek, fırsat bu fırsat diyerek bir şeyler yedirmeye çalışmaktır.
* Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak, mısırları tane tane ayıklamaktır.
* İşten yeni gelmiş ve içeri ilk adımını atmışken, "anne atta" sözleriyle çark edip, en yakın parkın yolunu tutmaktır.
* Anne demek bebek havuzunda yüzmektir.
* Başka bir anneyi nerede görürse görsün "seni çok iyi anlıyorum tatlım" bakışı atandır.
* Aşı takvimini ezbere bilendir.
* Kazara kendi için alışverişe gidip nasıl olduysa bebek kıyafetleri dolu poşetlerle geri dönendir.
* Ne kadar sert olursa olsun hayır demeyi beceremeyendir.
* İşe yetişmek için düğmelerini bahçede ilikleyendir.
* Uyduruk ninniler besteleyendir.
* Çantasında sürekli oyuncak, ıslak mendil ve kraker taşıyandır.
* Son teknoloji telefonu denize atıldığında, diken diken olmuş her bir saçına rağmen, annecim telefonlar yüzemez diyebilendir.
* Anne demek eskisinden bin kat daha güçlü olmak demektir.
* Anne demek hayatının sonuna kadar ve sonundan da ötesinde birileri için endişelenmektir.
* Anne demek 9 ay karnında taşımak değil, ömrünün sonuna kadar yüreğinde taşımaktır.