5 Ocak 2014 Pazar

Hasta olsamda Sevgi Kelebeğiyim


 
Bu aralar hasta bile olsam neşemden pek bir şey kaybetmedim.

Influenza A yani Domuz Gribi

Bu aralar etrafınızda pek çok kişiden Domuz Gribi veya diğer adı ile Influenza A hakkında bir şeyler duyuyorsunuzdur. Esasında Influenza A bizim bildiğimiz Grip hastalığından çokta farklı değil. Hatta artık gripten çok daha hafif olarak geçirile bir hastalık.

Tabi ki risk grubunda olan 2 yaş atı çocuklar veya kronik rahatsızlığı (kalp, şeker, tansiyon vb.) olan yetişkinler için durum biraz daha ciddi.

Borga'da yılbaşı ertesi öğle 15:30 gibi ateşlendi, önce normal soğuk algınlığıdır mikrop kapmıştır filan dedik çok üzerinde durmadık ve ateş düşücü verdik. Gecesi çok daha kötü geçti. Ateş 9 altına kesinlikle düşmüyor, ateş düşürücü şuruplar, fitil, alınan duşlar ve kıyafetlerin çıkartılması ile sadece 38.6'ya kadar inebildi ateş. Bu şekilde geceyi sabah ettik tabi sersem gibiydik. Artık bir ara Borga'yı alıp yanıma yatırdım çıplak bir şekilde (tabii ki bez vardı) ve Borga ilk defa bizimle beraber uyumuş oldu böylece.

Sabah doktorumuz ile görüşerek randevumuzu aldık ve kontrole gittik. Büyük ihtimal ile Influenza olduğunu, merak etmemiz gerektiğini 3 hafta önce atlattığı gribe göre daha kolay atlatacağını söyledi. Tek endişesi eğer Influenza ise ilaç bulmak sorun olmuyormuş. Bir şekilde buluruz artık dedim ve çıktık. Influenza için Kozyatağı Acıbadem Hastanesinde hızlı test yaptırdık. Burundan kulak çubuğu benzeri bir şey ile sıvı alınıyor ve sonucu 1 saat içerisinde çıkıyor.





Sonuç POZİTİF yani Influenza A. Hedefimiz ilaçları bulmak. Tamiflu, Oseflu veya Enfluvir tedavi için kullanılan ilaçlar.






Sonrasında ilaç bulma maceramız başladı. Saat artık geç olduğundan nöbetçi eczane listesini önümüze alıp Ataşehir, Kadıköy ve Üsküdar bölgesindeki bütün eczaneler tek tek arandı ama ilaçlar bulunamadı. Hiç kimsenin elinde kalmamıştı. Eczacıların ve doktorumuzun dediğine göre Devletimiz! salgın var diye depolardaki ilaçlara el koymuş. Öncesinde kendi eczanelerine alanların ellerinde varmış sadece onlarda zaten tükenmiş veya tükenmek üzere olduğundan çok zor bulunuyormuş.

Allahtan annemin kafası çalışıyor hemen Facebook üzerinden ilaç aradığını yazdı ve 5 dakika içerisinde aranan ilaç bulundu, geldi.





Bulunan ilaç reçetemizden farklı olarak Oseflu olduğundan doktorumuz ile görüşerek kullanımı hakkında bilgi aldık. 30 kg altındaki çocuklar için 5mg su içerisinde kapsülün içindeki toz eritilerek 3mg'ı veriliyormuş.

İlk kullanımda kusma yapabiliyormuş ve eğer kusarsa tekrar ilaç verilmeyecekmiş. İlacın bir diğer yan etkisi olarak vücut ısısının fazla düşebileceği bu durumda sıkıca giydirip vücut ısısını yükseltmek, doktoru aramak yapılacaklar arasındaydı. 

Biz iki durum ile de karşılaşmadık. Bugün ilacın 3. günü bitti 2 gün sonra tamamen tedavimiz bitiyor olacak. Dünden beri ateş düşürücü ihtiyacımız olmadı, biraz vızırdamak haricinde keyfimiz yerinde. Ne de olsa hastalık geçirdik biraz naz ve huysuzluk yapmak normal diye çok ses etmiyoruz bakalım sonrasında bozulan huyumuz nasıl tamir olacak.





Hepinize sağlıklı günler dileriz. Biz seneye hasta başladık ama umarım bundan sonrası sağlıklı geçer.

NOT: Ellerinizi dışarıdan geldiğinizde ve sık sık yıkamayı, hapşırırken ağzınızı kapatmayı unutmayın.




25 Aralık 2013 Çarşamba

Laliko 1 Yaşında

Bu haftasonu en iyi arkadaşlarımdan Lal'in doğumgünüydü.  Bu sayede uzun zamandan sonra hastalığı atlatıp dışarı çıkmış ve arkadaşlarımla bir araya gelmiş oldum.

Arkadaşlarım Emre, Alp ve Bade ile güzel bir gün geçirdik. Lal'in annesi Eda çok güzel bir köşe hazırlamıştı Laliko için bende hemen inceledim tabi neler var neler yok diye.


 
Önce "amma amma" diyerek tabağımı doldurdum ve bir süre uslu uslu masada oturup karnımı doyurdum.
 


Sonrasında Alp'in babası Cenk Abi bize komik komik hikayeler anlattı. Gazozun içinde neler var, itfaiyeciler ve ambulanslar hakkında hepimiz dikkatle onu dinledik ama ben bir süre sonra sıkılıp babamın kucağından atladım aşağı.


Aşağı atayıp günün benim için en eğlenceli zamanları başladı. Koşturdum, arabalarımla oynadım, Emrişko ve Alp ile güzel zaman geçirdik ve eğlendik.

 

Veee beklenen Anne - Çocuk fotolarımız geldi.

İşte kaşınızda güzel Laliko ve annesi Eda, Emrişko ve annesi Ela, Alp ve annesi Handeee.... Bide BİZ :)






 
Tarihe not: Annem şişeden pipet ile kola içiyordu bende tutturunca annem pipet ile nasıl olsa oynarım diye uzattı bana şişesini. Hemen hop atladım ve koca bir fırt buz gibi Cocacola'yı içtim. Çokta sevdim. Tabi annem kafayı yedi çocuk kola içti, yandık, ne olacak, hangi ara pipet ile bir şey içmeyi öğrendi bu çocuk diye.... Anne sende beni halen bebek zannediyorsun sanırım.

22 Aralık 2013 Pazar

2. Bölüm: Mobilya seçimimiz

Mobilya ile ilgili birçok arkadaşımızdan farklı seçimler ve tercihler ile nedenlerini dinledik.

İlk tercihimiz esasında İkea'dan yanaydı. Çünkü düşününce her erkek çocuk gibi 5 yaş civarına geldiğinde arkadaşında gördüğü arabalı yataktan isteyeceğinden nasıl olsa değiştireceğiz diyorduk. Ama İkea'nın bebek yataklarını incelediğimizde çok dar, kenarlarının indirilip kaldırma şansı olmayan bir tür olduğunu gördük. Zaten dolaplarından da açıkçası içimize sinen olmadığından vazgeçtik.

Sonrası herkesin gittiği Modoko'da mesai harcamamız gerekti. Baby Art, BabyLand, Ponente, Meltem Mobilya başlıca baktıklarımız arasındaydı.

Tabi ki biz gitmeden kriterlerimizi belirlemiştik.

  • Boyasız kurşunsuz su bazlı olmalı,
  • Kaplama olmamalı,
  • Köşeleri yuvarlaklaştırılmış olmalı,
  • Rafları sabit olmalı,
  • Çekmeceleri ithal stoperli olmalı,
  • Büyüyen yatak seçeneği olmalı,
  • Parmaklık aralıkları standartlara uygun ve parmaklığın kilitleri sağlam olmalı vs vs diye listemiz gidiyordu.
Bide tercih meselesi tamamen ama sade ve çok çocuksu olmaması gerekiyordu.

Bizim beklentiler biraz fazla olunca zaten çok fazla seçenek de kalmıyordu ortada.

Hedef Meltem Mobilya oldu.


Modoko'da beğendiğimiz takımı ikinci kere görmeye gitmek istediğimizde teşhirden kaldırdıklarından mecbur karşıya geçip Masko'daki Meltem Mobilya'nın yerine gittik ürünü görüp tamamdır fazla düşünmeye gerek yok diyerek siparişimizi verdik.

Çok klasik olarak gördüğünüz Classy - Boy oda takımında karar kıldık. Yukarıda belirttiğimiz kriterlerimize uygun artı olarak yatak altına ikinci bir yatak konabilecek veya çekmece olarak kullanılabilecek kocaman bir bazaya sahip ve dolap içindeki askının ışıklı olması sayesinde aradıklarımızı rahatlık ile bulabiliyoruz.



Mobilyamız söz verilen zamanda getirildi fakat bir parçası İzmir'den fabrikadan eksik yüklendiğinden dolayı kurulumu 1 hafta gecikmeli oldu. Kurulumu sırasında gelen ekip son derece hızlı ve başarılıydı. Sonuçta az gecikmelide olsa memnun kaldık diyebiliriz. Mobilyamızı 18 aydır severek kullanıyoruz ve hiçbir sorunla karşılaşmadık.

Mobilya alışverişinde pazarlık etme şansımız çok olmadı ama uzun uğraşlar sonucunda oda takımına uygun raf, alternatif olarak kullanılabilecek beyaz kulp takımı ve yarı-ortopedik iç yatağı hediye olarak aldık.

Bir sonraki yazımız mefruşat takımları, tülbentler ve havlular hakkında olacaktır. Bizi izlemeye devam edin...

18 Aralık 2013 Çarşamba

Biz neler aldık, neler kullandık, ne düşünüyoruz Yazı Dizisi - 1.bölüm: Puset seçimimiz

Ne zamanadır kullandığımız ürünler ve araştırmalarımız ile yazıları toparlamak istiyordum. Bugün puset seçimimiz ile yazı dizimize başlıyorum.

Zaman zaman çevremde arkadaşlarım ve tanıdığım insanlar bazı ürünlerle ilgili fikirlerimi soruyor. Bunun nedeni sanırım hiçbir ürünü sadece başkasında görüp beğendiğimden değil, iyice araştırmadan almamam. Artıları eksileri iyice değerlendirmem.

Bizim için ilk olan Pusetimiz ile başlayalım.

Tercihlerimiz arasında güvenlik testlerindeki başarısından ve yıllardır aldığı ödüllerden dolayı MaxiCosi Cabriofix anakucağı vardı.
Bu anakucağının artıları ise şöyle; son derece güvenli, hafif, kılıfları yıkanabiliyor, arabaya isofix aparatı alarak veya kemer ile bağlanabiliyor, aksesuarlar (yağmurluk, sineklik, havlu kılıf) ile uyumlu, sadece MaxiCosi pusetler ile değil aynı zamanda yukarıda gördüğünüz aparatlar ile her marka pusete de uyumlu hale geliyor.

İkici olarak en büyük zorluğu puset seçim sırasında yaşadık. Seçimimize yön veren en önemli kriterlerimiz her türlü zeminde gidebilsin, sadece yol değil, dağ, bayır ve kumsalda bile kullanabilelim. Bu yüzden büyük tekerlekli olması şarttı. Bugaboo ve Neo Concord'a indirdiğimiz iki tercih arasında fiyat olarak Neo Concord'un daha uygun olması ve tam o gün son kalan kampanyalı Kırmızı NeoConcord ile e-bebek'de karşılaşmamız sonucu arabamıza kavuştuk.

Arabamızın artılarını şu şekilde sıralayabiliriz. Kullanması çok rahat, itmek için güç harcamaya gerek yok, bebek veya çocuk içerisinde çok rahat oturup uyuyabiliyor, güneşliği son derece büyük ve kullanışlı, ayarlanabilir ayak kısmı, 2012 itibari ile büyümüş olan alt sepet, tutma yerinin ayarlanabilir olması ve en önemlisi koltuğu iki yönlü  çocuk hem ne hem de arkaya bakacak şekilde kullanabilmek. Tabiki arabanın bazı eksileri de var. Katlanmasının alışana kadar karmaşık olması, kilo olarak hafif olmaması, katlandığında çok yer kaplaması ama kolay çıkartılabilir arka tekerlekleri ile bir şekilde bagajınıza sığdırabilirsiniz, güneşlik kısmı kapatıldığında çocuğa bakmak için bir pencere olabilirdi, son olarak ise alt sepetin açma kapama işlemi sırasında zorlanarak ufak yırtılmalar oluşması durumu var.

Yaz döneminin gelmesi, Borga'nın büyümesi ile beraber kolay kullanımı olan, hafif ve küçük bir puset daha almaya karar verdik.

Öncelik sıklıkla kullanılan MacLaren pusetlerdi. Hafif, uygun fiyatlı, kolay kullanılan ve katlandığında az yer kaplaması gerektiğinden baston pusetler tercihimizdi. MacLaren'in küçük, hafif ve uygun fiyatlı modellerini (Volo ve Triump) inceledik. Kumaş, kullanılan metal parçalar ve tekerleklerin kalitesi çok hoşumuza gitmedi. Ayrıca çocuğun oturduğu yer son derece dar ve soğuk havalarda bütün soğuk ve rüzgarı alttan alacak durumdaydı.


O sırada bakınırken Mamas&Papas'ın Tour modelini gördük. Aklımızda hiç olmamasına rağmen özellikleri, kullanılan malzemesi ve fiyatı ile bizi son derece tatmin etti. Artılarını sıralamak gerekirse hafif, katlaması kolay, kumaşı ve takıp çıkartılabilen ek minderi ile rahat, ayak kısmında çocuğun uyurken rahat etmesini sağlayan açılıp kapanan kısmı, güneşlik üzerinde yer alan penceresi ile çocuğu görme imkanı sağlıyor, arkada yer alan cebine elinizdeki ufak eşyaları koyabiliyorsunuz ve koltuğun geri yatma açısı son derece yeterli. Her üründe olduğu gibi bu ürününde bazı eksi yönleri var. Tekerlekleri küçük olduğundan önceki pusetimize göre iterken daha fazla güç harcamak gerekiyor, düz zeminde rahat bir sürüş imkanı veriyor, her baston pusette olan yetersiz güneşlik sorunu Tour içinde geçerli.