bayram etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bayram etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Temmuz 2015 Perşembe

Bayram Bodrum'da kutlanır

Emin dedemin iş için 2 günlüğüne İstanbul’a gelmesinden dolayı Bodrum’a gidiş yolunda dedem de bize takılıyor. Yollar bayram öncesi kalabalık olduğundan gidişimiz normalden biraz daha uzun sürüyor ama sorun yok muhabbet ederek gidiyoruz.


Sabahın erken saatinde Bodrum’a vardığımızdan ben uykumu almış oluyorum ve bir daha uyumayı reddediyorum.



Bodrum’un içi çok kalabalık olduğundan biz daha yok evde, bahçede ve havuzda zaman geçiriyoruz.
Bu sene kolluk ile yüzme olayını artık iyice çözdüğümden arada kolluksuz havuza atlama denemeleri de yaparak herkesi korkutuyorum.




Akşamları Oasis'e mini lunaparka gidiyoruz

Anneannem bana burada kalacağım süre boyunca arkadaşlık etmesi için bana oyun abisi ayarladılar. Annemler buradayken Can Abi ile de tanışıyorum. Herkes onu çok seviyor.

Bayramın artık son günü biraz olsun sosyalleşmek için Bade’lerin sitesine gidiyoruz. Deniz, kum, oyunlar derken koca bir gün nasıl geçiyor anlamıyoruz.






Çok güzel bir günün ardından ben tabiki arabaya bindiğimizde daha fazla dayanamayarak uykuya dalıyorum.

Bu güzel gün için çok teşekkür ederiz Yaprak ailesi… Sizi seviyoruz.

9 Ekim 2014 Perşembe

Bodrum'da bayram tatilinin ardından

Bayram tatili dolayısı ile annemin çok önceden yaptığı planlamalar ile biz annemle Bodrum'a, ablam ailesini ziyarete Gürcistan'a ve babamda arkadaşları ile motor gezisine gidiyordu.

Son dakika babamın gezi planları iptal olunca o da bizimle beraber Bodrum'a gelmeye karar verdi ve tatilin başladığı Perşembe akşamından Bodrum'a uçtuk. Annem ve benim uçağım saat 8'de babamın ki ise aynı uçağa yer olmadığından bir sonraki uçaktaydı. Annem ilk defa kendi kendime koltukta oturarak uçacağımdan dolayı biraz endişeliydi ama ben her zaman ki gibi çok uslu bir şekilde kemerimi bile açmadan bütün yol boyu oturarak onu çok şaşırttım.

Tabi Bodrum'da eve girince oyuncaklarına uzun zaman sonra kavuşmuş bir çocuk olarak geç saate kadar uyumadım ve evin içinde koşturup durdum.


Ertesi sabah kahvaltıdan önce bahçede rutin kontrollerimi yaparken dev bir kaplumbağa ile karşılaştım. Yaşadığım heyecan ve şaşkınlık karşısında evdekileri baya güldürdüm. Kaplumbağaya mama verdim, kabuğuna arada babamdan öğrendiğim şekilde tık tık yaptım veya sevdim.



Kahvaltıdan sonra Gökova - Çökertmeye doğru yola çıktık. 2 gün boyunca teknede kalıp, sahilde kumlarla oynayıp balık tuttum.





Sabahları erken uyandığımdan babamla beraber sahilde yürüyüş yaptık, denize taş attık.




Bayramın 2. günü havanın biraz bozması ile beraber Bodrum'a geri döndük. Gelen giden misafirler eksik olmadı herkes benim ne kadar büyüdüğümü söyleyip mıncıklayıp durdu. Annem ve babam beni bütün parklara ve Oasis'in içindeki mini lunaparka götürdüler. Ne de olsa bayram eğlenmek çocukların hakkı.





Bayramın 3. günü akşam taaaa Hindistan'dan kuzenlerim Bora ve Poyraz geldi. Her ne kadar birbirimize koca bahçeyi biraz dar etsekte çokta fena değildik. (Kendime not: oyuncakları arkadaşlarım ile paylaşmayı biraz daha öğrenmem gerekiyor)





İstanbul'a dönmeden önceki son gün havanın harika olmasını fırsat bilerek annem ve anneannem ile beraber Bitez'e gittik. Bitez'i çok seviyorum çünkü sahili kum ve denizi sığ olduğundan rahat rahat girip çıkıp oyun oynayabiliyorum.



Denizin içinde balık tutma denemeleri yaptım, balıklara ekmek attım, benimkisi hobi amaçlı olduğundan balık yakalamak değil zaman geçirmek eğlenmek önemliydi.

Çarşamba sabahı erkenden tekrar yola çıkma vakti gelmişti. Beni zar zor uykumdan uyandırıp hepberaber yola çıktık. Bu sefer İstanbul'a anneannem ve dedem de ablam gelene kadar bana arkadaşlık etmek üzere geliyorlar.

Hepinizin geçmiş bayramı kutlu olsun. Kocaman öpücükler.

4 Ağustos 2014 Pazartesi

İlk uzun kamp maceramızın ardından - Datça Aktur

Bayram tatili anne ve babamın yeni iş değişikliğinden dolayı bize ilaç gibi geldi. Bu sayede hemen tatil planları yapıldı ve benim artık kamp için hazır olduğuma karar verildi.

Annem hep çocukluğunun geçtiği kamp yerlerinin bulunduğu Antalya taraflarına gitmeyi planlamak istedi ancak mevsimden dolayı çok sıcak olacağından Datça'ya karar verildi. Datça Antalya'ya göre biraz daha esintisi olan ver serin bir yer ve denizi Antalya'ya göre biraz daha az tuzlu.

Günler öncesinden aile tipi bir büyük çadır almak üzere Decathlon'a gidildi ancak sanırım bu sene herkesin kamp yapası geldiğinden istediğimiz gibi bir çadır bulamadık. Çadır alamadık ama eksik olan bir kaç kamp malzememizi toparlayarak Decathlon maceramızı hızlıca tamamladık.

Sonraki günler gidilecek yer ile ilgili araştırmalar, gidecekler ile ilgili listelerin hazırlanması şeklinde geçti bitti.

Yola çıkış olarak tatilin başlayacağı günden 1 gün önceki perşembe akşamına karar verildi ve 20:15 Pendik - Yalova feribot biletleri alındı.



Perşembe akşamı olduğunda zaten yerleşmiş olan arabamıza son eşyalarımız indirildi ve yola çıkıldı.


Şansımıza yollar bomboş, annem ve babam arabayı dinlenerek dönüşümlü olarak kullanıyorlar.

Saat 04:50 ve biz Datça Aktur'daki kamp yerimize vardık bile. Babam resepsiyondan görevli ile beraber çadır kurabileceğimiz yeri seçmeye gidiyor ve sonrasında hava aydınlanana ve insanlar biraz uyanana kadar ses çıkarmadan sessizce eşyalarımızı boşaltıyoruz. Bende o arada tabiki uyandığımdan dolayı arabada ipad ile veya annemleri seyrederek vakit geçiriyorum.

Saat 08:30'da bütün işlerimiz bitmiş çadırımız kurulmuş, yataklar yapılmış ve eşyalar yerleştirilmiş olarak sahile kendimizi atıyoruz.

İlk günümüz benim uykumu alamamam ve yer değişikliğinden dolayı biraz huysuz olmamdan dolayı annemler için biraz zor geçiyor. Babam bir ara böyle giderse biz yarın dönelim cümleleri bile kuruyor. Sanırım huysuzluğun dozunu biraz fazla abartmışım.

Genellikle tatil boyunca Aktur Leo Beach'de takıldık. Her ne kadar bu kısım öğleden sonra dalgalı olsada diğer küçük koy tarafına göre rüzgar aldığından sıcak bunaltmıyordu. Sabahları buradaki trambolinde biraz zıplıyor, yüzen iskele üzerinde koşturuyor ve öğlen uykumuzu yine sahilde uyuyorduk.




Pazar günü süpriz yaparak Anneannem ve dedem tekneleri ile kaldığımız yere geldi. Onlarla beraber bayramın 1. günü Yunanistan'ın Simi adasına gitmeye karar  veriyor ve bayramı orada kutluyoruz.

    
Teknede bulunduğumuz sürece can yeleğimiz hep üzerimizde tabiki.
               
Birazda ben annemleri gezdireyim diyorum ve zodiac bot ile koyun içerisinde geziyoruz.   

Simi adasının Pedi koyuna tekne ile gidip gündüz orada denize girip vakit geçirdikten sonra akşam üzeri Simi merkezine yemek yemeye ve dolaşmaya gidiyoruz. Yolda giderken ben o kadar yogunluktan dolayı annemin kucağında otobüste uyuyakalıyorum. Bu onlara benim bir jestim oluyor ve akşam üzere rahat rahat etrafı gezebiliyorlar.

                



Yemekte ise gelen geçen insanları, faytonları ve leziz yemekleri ile ben bile kendimden geçiyorum.

                           


Ertesi gün tekrardan Aktur'a kampımıza geri dönüyor ve dedemleri yolcu ediyoruz.

Kampta günlerimiz gayet düzenli, sakin ve keyifli geçiyor. Arada civardaki yerleri gezmeye gidiyoruz. Palamutbükü'ne balık yemeye veya Datça'ya gezip dolaşmaya gidiyoruz.




Gittiğimiz restoranlarda benim uykum geldiğinde pusetime geçip ipad'im ve emziğim ile keyif yapıyorum.

Kampta olduğumuz akşamlar ise çocuk parklarını, futbol sahalarını dolaşıyoruz. Sonrasında o yorgunluk ile nasıl kendimden geçiyorum uyurken anlatamam.



                

Tatilimiz sırasında bir de kampımızın yakınlarında çıkan bir yangın heyecanı yaşıyoruz. Çıkan yangının sıcağı ve külleri çadırımıza kadar geliyor. Ama 2 helikopter ve 3 yangın söndürme uçağı ile yangın 1-2 saat içerisinde kontrol altına alınarak söndürülüyor.


Böyle böyle günler hızlıca geçiyor ve dönüş vakti malesef geliyor. Cuma günü sabahtan itibaren yavaş yavaş toparlanarak akşamüzeri İstanbul için dönüşe geçiyoruz.

Arabada neredeyse bana bile oturacak yer kalmayacaktı.

Yine kalabalığa yakalanmadan ve sakince cuma gecesi saat 03:00 gibi evimize varıyoruz. Önümüzde dinlenmek ve eşyalarımızı yerleştirmek için koskoca 2 günümüz var.

Bende bu arada yeniden odama ve oyuncaklarıma kavuştuğum için çok mutluyum. Oradan oraya koşturup duruyorum. Boyum bu tatilde biraz daha uzadığından herkes zayıflamış Borga diyor ama önemli değil nasıl olsa şimdi ablam beni bol bol yedirir ve bende hemen kilo alırım.

Anne notu: Borga için kampın ilk günü olan huysuzlukları hariş son derece uyumlu olduğunu söyleyebiliriz. Yeterki onun ihtiyaçları ve düzenine uygun olarak hareket edilsin. Ayrıca tatil boyunca ipad'e kaydettiğimiz çizgi filmlerin çok faydası oldu dışarıda olduğumuz akşamlar yemekte bu sayede herkes çok mutlu oluyordu. ipad vermenin kötü birşey olduğunu düşünmüyorum yeterki bütün gün elinde olmasın, nitekim tatilden geldiğimizden beri eline 1 kere daha almadı bile.

29 Ekim 2012 Pazartesi

Bayram Şekeri Borga

Bayram geldi dediler beni bir süslediler, sabah erkendendüştük yollara. Annemin dediğine göre annemin babaannesine gidiyormuşuz. Büyükhalalarımda orada olacakmış.





 
 
 
 
 
Eve girer girmez tabiki bütün ilgi benim üzerimde toplantıannemle babamla kimse ilgilenmedi. Başrollerde hep ben varım ne güzel hayat buböyle... Kucaktan kucağa dolaştım, ilk bayram kartımı ve harçlığımı aldım. Herkesbirşeyler yerken ben baktım durdum olur mu öyle dedim bastım çığlığı o zamanakıllarına geldi bana da süt vermek...

Bizde insanız bizim canımız yok mu !!!
 

Öğleden sonra ise babaannemin evinde büyük yemek vardı. Busefer biraz eksiğimiz vardı ama Tante Oya ve Oğuz eniştem, teyze anne Şükran,kuzenim Can, babaannem ve dedem. Herkesle bayramlaştıktan sonra ben Nairaablamla içeriye gittim yemeğimi yedim ve öğlen uykusuna yattım. Annemle babambenim uyumamı fırsat bilerek bizi eve bırakıp kaçmışlar gezmeye gitmişler.
 

Bayramın 2. Gününde sabah erkenden babam evde kaçarken bendeseslere uyandım. Babam Kapadokya diye biryere gidiyormuş arkadaşlarıyla. Annemve ben evde kalıyormuşuz. Bu seferlik izin verdim babama gitmesi için amabirdahaki sefere bende takılıcam peşine.

Bizde annemle beraber büyük dayımlara ve büyük büyükanneannemi görmeye gittik. Hepberaber kahvaltı yaptık. Bi baktım büyük kuzenimLara’da oradaymış. Yine çok usluydum, herkese gülücükler dağıttım. Tabikimeşhur sabah aksiyonumu yapıp yine heryeri ve üstümü batırdım. Allahtan annemtedbirini önceden almıştı yoksa pispi kıyafetlerle dolaşmak durumundakalacaktım.

Öğleden sonra ise arkadaşım Bade ile biraz Cadde’de turatalım dedik. Dolaştık, vitrinlere baktık, biraz şekerleme yaptık. Sonrasındabütün gün dışarılarda olamanın verdiği yorgunlukla annem beni yıkadı ve hemenuyudum.

3. gün öğleden sonra Teyze nne Şükranla yine Cadde’deyürüyüş yaptık. Bu sefer bize kuzenim Can, babaannem ve dedemde katıldı.  

Ben bu sokaklarda sürekli gezme olayına çok alıştım vallakışın hava soğuk olacak diyorlar. Soğuk moğuk dinlemem illede dışarı çıkmakisterim benden söylemesi.

Bu arada bu akşam annem ve ben ilk defa gece başbaşakaldık... Bence sorun yoktu ben güzel uyudum, annemin neden olduğunu bilmiyorumbiraz uykusu kaçmış ama olur o kadar.

Sabah yürüyüşümüzü yaptıktan sonra arkadaşım Emre ileberaber Roberts kafede kahve içelim dedik. Ama bize kahve servisi yapmadıklarındanmecbur elma ve şeftali püresi ile idare etmek durumunda kaldım.

 O ne kadar güzelbirşeymiş öyle annem hazır kavanoz filan bişiler diyip bana bunlardan hiçvermemiş. Anne kişisi arada bana bunlardan da yedirde midemiz bayram etsinyahuuu...

Akşam tam uyku saatim gelmişti ki babamın motorunun sesiniduydum tamda banyodan çıkmıştım biraz onunla koklaştıktan sonra daha mamamıyerken uyuyakaldım...

Uyandığımda yine herkes evde, babamda burada neler oluyoranlamadım ne güzelmiş bu böyle.  Bu aradaannem sürekli iş diye biryere gitmekten bahsetmeye başladı. Eğer Bodrum gibibiyerse beraber gidelim anne bende severim orayı diyorum ama orası hiççocuklara göre biryer değilmiş. Sanırım bu iş denen yer gerçektende güzeldeğil, çünkü annem hiç gitmek istemiyor, sürekli surat asıyor. Bakalım nelerolacak.